Genel olarak inançlı kabul edilseler de asit baskılayıcı ilaçlar 1 yıldan daha uzun müddet ve yüksek doz kullanımlarda kemik yoğunluğunda azalma ve kırıklara, bağırsak ve akciğer enfeksiyonlarına, magnezyum ve vitamin B12 eksikliklerine yol açabilir. Türkiye’de mide gözetici olarak bilinen ilaçların çok sık, gereksiz ve uzun periyodik kullanıldığını belirten Gastroenteroloji Kısmından Doç. Dr. Bülent Yaşar, husus ile ilgili değerli bilgiler paylaştı.
YAKLAŞIK YÜZDE 70’İ GEREKSİZ İLAÇ KULLANIYOR
Doç. Dr. Yaşar, toplumda ‘mide koruyucu’ olarak bilinen ilaçların asıl tesirinin mide asidinin üretimini azaltmak olduğunu belirterek “Ancak mide asidi sanıldığı üzere ziyanlı değildir. Proteinlerin sindirimi, demir, kalsiyum, B12 vitamini ve tiroid hormonu üzere kimi ilaçların beden tarafından emilmesi için gereklidir. Ayrıyeten mide asidi, yutulan mikroorganizmaların bağırsaklara ulaşıp çoğalmasını ve bu yolla gelişebilecek bağırsak enfeksiyonlarını engeller” diye konuştu.
Asit baskılayıcı olarak bilinen proton pompa inhibitörlerinin 80’li yıllardan itibaren kullanımda olduğunu tabir eden Doç. Dr. Yaşar, “Bunlar dünyada ve ülkemizde çok sık, gereksiz ve uzun kullanılan ilaç gruplarındandır. Yapılan farklı çalışmalarda, hastaların yüzde 25 ila 70’inin bu küme ilacı gereksiz kullandığını ortaya çıkardı. Ülkemizde bu ilaçların ‘mide koruyucu’ olarak tanımlanması da bu gereksiz kullanımın esas sebebidir. Diyabet, tansiyon, kalp üzere kronik hastalıklar nedeniyle ilaç kullanan tüm hastalar ek olarak hami mide ilaçları da kullanır. Bu tedaviler sırasında muhafaza emelli mide asidini azaltma gayreti gerçek ve gerekli bir yaklaşım olmadığı üzere, uzun devirde farklı problemlere sebep olabilir. Bilhassa ‘Dispepsi’ olarak tanımlanan ve aslında gerilim, beslenme ve ömür stili ile alakalı şikayetleri olan hastalarda, karşılık alamamalarına karşın yıllarca sistemli mide ilaçları kullanımı sıkça karşılaştığımız bir durumdur” dedi.
UZUN PERİYODİK KULLANIMI SAKINCALI
Doç. Dr. Yaşar, asit baskılayıcı ilaçların uzun vadeli kullanımının birçok meseleye yol açtığına işaret ederek, şu bilgileri verdi: “Genel olarak inançlı kabul edilseler de asit baskılayıcı ilaçlar 1 yıldan daha uzun mühlet ve yüksek doz kullanımlarda kemik yoğunluğunda azalma ve kırıklara, bağırsak ve akciğer enfeksiyonlarına, magnezyum ve vitamin B12 eksikliklerine yol açabilir. Bu nedenle kısa vadeli ve düşük doz kullanım tercih edilmeli. Asit baskılayıcı ilaçların reflü hastalığı, gastrit ve ülser tedavisinde 4-8 hafta, Helikobakter pylori tedavisinde ise 14 gün antibiyotik tedavisi ile kullanılması kafidir.”
Fakat kimi istisnai durumların olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Yaşar, “Reflüye bağlı ileri derecede yemek borusu hasarı ve ‘Barrett’ hücresel değişikliği olanlar tabip nezaretinde uzun vadeli bu ilaçları kullanabilir. Tıpkı halde yemek borusu darlıklarından ötürü tedavi alanlar; yaşlı, ek hastalıkları ve ülser kanaması yahut delinmesi hikayesi olup uzun mühlet ağrı kesici, aspirin ve kan sulandırıcı kullanmak zorunda olan özellikli hasta kümeleri da doktor önerisi ve takibi ile uzun müddet mide ilaçları kullanabilir” diyerek kelamlarını sonlandırdı.
Ensonhaber