Moskova’nın insanın yüzünü bıçak üzere kesen sert soğuğunda yaşlı, uzun sakallı bir adam kapıyı yavaşça çekip kendini sokağa atar.
Meskende on çocuğunu ve karısını bırakarak, eski püskü parkasının bedenine sıkı sıkıya sarıp, nereye gideceğini bilmeden, karanlığa karışır.
Aldırmaz soğuğa, son vakitlerde yaşadığı ruhsal buhranlar kendisini dünyadan soyutlamasına neden olmuştur. Artık yazmak istemiyor, başının içinde onu rahatsız eden bühtanlardan bir türlü kurtulamıyordu.
SOĞUKTAN DONAN BİR MÜELLİF
Tarihler 20 Kasım 1910’u gösterdiğinde Moskova tren garından bedeni soğuktan donmuş bankın üzerinde hareketsiz bir adamın yattığını görenler meraklı bakışlarla yaşlı adamı süzerler.
O adam dünya edebiyatına ölümsüz eserler kazandıran Tolstoy’dan oburu değildir. Anna Karenina, Savaş ve Barış ve daha pek çok yapıtın muharriri Tolstoy, ölmeye giderken bile yanından kitap taşımıştır.
O kitap ise Dostoyevski’ye ilişkin ünlü eser Karamazov Kardeşler’dir…
TOLSTOY VE ARİSTOKRASİ
Rus ve dünya edebiyatının usta muharriri Tolstoy yazdığı yapıtlarla isminden her daim kelam ettirmiştir. Umudu ve karanlığı teraziye eşit biçimde koyan Tolstoy, beşeri his yoğunluğunu da iyi anlatmıştır.
Tolstoy…
AİLE DRAMI VE ANNA KARARİNA
Anna Karenina’da aile dramını anlatan müellif, harikulade aşk tanımıyla öne çıkmıştır. Yazı hayatına başladığı periyotlarda edebiyatın aristokrasiye hitap etmesi gerektiğini savunan yaşlı bilge, sonraki süreçlerde buna isyan etti ve edebiyatın toplumun en alt katmanına kadar inmesi gerektiği istikametinde fikir değişimine masraf.
YAPITLARINDA MANEVİ HİSLERE TARTI VERDİ
Köylülere özel dersler verdi, onların cehaletten kurtulması için özel uğraş sarf etti. Daima arayışlar içinde oldu, hayattan istediği huzuru yakalamayan Tolstoy, insanlara memnunluğu İlah dışında bulunmayacağını da belirtmiştir.
Yapıtlarında manevi hislere yük verdi, din ve iman üzerinde görüşlerini yapıtlarına yansıttı. Ahlak, fazilet, üzere aşılayıcı kitaplar yazdı. Bunun yanında bilgiyi, bilimi, irfanı, fenni de aramamız gerektiğini söyledi.
Moskova’da bulunan Tolstoy heykeli
DOĞU – BATI MEDENİYETİ VE BİLGELİK
Usta müellif, Bilgelik Kitabı’nda ideoloji ve psikoloji yüklü satırlar döşüyor. Doğu ve Batı medeniyetlerin kesiştiği yapıtta, müellif bilgiyi aramanın arayışı içindedir.
Tolstoy, bilgili olmanın fazilet ve ahlaktan geçtiğini vurgularken, sevginin aşılayıcı gücünü de belirtiyor.
Müellif, kutsal kitaplardan da yola çıkarak daima bilmenin şuurundadır. Toplum geleneğinin otoriter anlayışına göre hayata dair derinlikli sorular sordu.
Tolstoy çocuklara hikaye anlatırken
“BİZ KİMİZ”…
Tolstoy, birinci olarak ben ya da biz kimiz sorularını sordu. Bunun üzerine insanoğlunun var olma çabasını felsefi perspektifle açıklığa kavuşturmaya çalıştı.
Tolstoy, öbür kitaplarında olduğu üzere bundan da edebiyatçıdan öte iyi bir filozof olduğunu gösteriyor.
Çünkü ona nazaran, edebiyat başka toplumsal bilim kısımlarıyla başka düşünülemezdi. Birbirlerini besleyen bu bilimlerin Bilgelik Kitabı’nda bir ortaya geldiğini görecesiniz.
Syf: 126
Kitap sayfası için bağlantı:
Ensonhaber