Koronavirüs salgını sebebiyle İstanbul’u terk eden Karadenizli müzikçi Davut Güloğlu, pandemi günlerini memleketi Rize’ye bağlı Yeni Güzelköy’de geçiriyor.
Güloğlu, İstanbul’un yoğunluğundan kaçıp geldiği köyünde, tavuklarıyla ilgilenip, ünlü Anzer balının yanı sıra organik beslenmeye dikkat ediyor, yürüyüş yaptığı yeşil tabiatta güç depoluyor. Pandemi geriliminden uzaklaşıp, bahçesinde eline aldığı makasla çay da toplayan müzikçi, yeni çalışması için huzur bulduğunu söylediği köyünde, klip çekmeye de hazırlanıyor.
“STRES ATIYORUM”
Köyünün, kendisine hem keyif hem de huzur verdiğini anlatan Davut Güloğlu, “Çocukluğumda olduğu üzere o tadı o havayı teneffüs ediyorum. O memnunluğu yaşıyor güç alıp gerilim atıyorum. Çay, yağmurda çamurda toplanması taşınması satılması güç ancak değerli bir tarım eseridir. Türkiye’nin dört bir köşesinde sudan sonra en çok içilen içecek çaydır. Çayımızın kıymetini bilip yaşatmamız lazım. Ben köyümü, Rize’yi her vakit ziyaret ediyorum. Burada huzur bulur, başımı dinlerim. Her yıl da çay toplarım bu da bana huzur veriyor. Komşularımla akrabalarımla eski günleri anar, çaylıkta sohbet ederiz. Çaylıkta atma türküler atar set yarışları yaparız. Kim evvel bitirecek diye savlar vardır. Çaylıkta yemekler yeriz. Bu da bize hem keyif hem de huzur veriyor.” dedi.
“ALLAH BİZE BU NİMETİ VERDİ”
Çayın ülke için ulusal kıymet olduğuna dikkat çeken Güloğlu, “Kendi çayımız ülkemize yetmiyor. Daha çok reklam edip daha çok ihraç etmeliyiz. Ben de Çaykur reklamlarında oynadım tek kuruş almadım. Zira benim annem de babam da bu çaydan aldığı fiyatlarla bizi yetiştirdi büyüttü. Allah bize bu nimeti verdi. Dağlarda bayırlarda bu çayı toplamak taşımak zordur. Yağmurda çamurda çayı toplamak da satmak da sıkıntı. Senede üç sefer bazen dört kere de toplanıyor. Tarımla olan her şeye yük vermemiz gerekiyor.” diye konuştu.
Ensonhaber