Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan cuma hutbesinde, “Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun, diğer yollara sapmayın. Sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınasınız diye Allah bunları size emretti.” ayeti ile “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın kitabıdır. Rehberliğin en hoşu, Muhammed’in rehberliğidir.” hadisine yer verildi.
“DÜNYEVİ ÇIKARLAR İÇİN İSTİSMAR EDİYORLAR”
İslam’ın beşere Rabbini tanıtmak, var oluş gayesini bildirmek, dünya ve ahiret saadetini temin etmek için gönderildiği belirtilen hutbede, “İslam, Kur’an’ın rehberliğinde, Peygamberimizin örnekliğinde şekillenmiş kıymetler ve kurallar bütünüdür. Müminler öteden beri bu bedellere sıkı sıkıya sarılmış, bu kurallara uyarak İslam’ı gerçek anlamak, hakikat anlatmak ve yanlışsız yaşamak için çaba göstermiştir. Ne var ki hak, hakikat ve istikamet dini olan İslam’ı, dünyevi çıkarları uğruna istismar etmeye çalışanlar da dünden bugüne var olagelmiştir.” sözleri kullanıldı.
Hutbede, din istismarının, dinin manevi otoritesini kullanarak maddi kar, güç, şöhret ve makam elde etmek olduğu belirtildi.
“SAF MÜSLÜMANLARI YÖNETMEK İSTERLER”
Dini istismar edenlerin, Allah’la ve Peygamberle görüştüklerini sav ederek, insanların iradelerini teslim almaya yeltendiği aktarılan hutbede, şu sözlere yer verildi:
“Hatasız ve pak oldukları palavrasıyla kendilerini hakikatin yegane temsilcisi üzere göstermeye çalışır. Kelamda keramet ve hayallerle, bidat ve hurafelerle saf Müslümanları yönetmek ister. Şifa dağıtma, kısmet açma vaadiyle insanların çaresizliklerinden menfaat devşirir. Özellikle gençleri gaye alarak toplumun heyecanını, hayal ve ülkülerini, dini inanç ve hislerini sömürür. Din istismarcıları, kendileri üzere düşünmeyenleri dışlar, mutlak itaat göstermeyenleri ötekileştirir hatta tekfir eder. Kendilerine kayıtsız koşulsuz bağlılığı koşul koşarak aile, millet, kültür ve kimlik bağlarını zayıflatır. Menfaati uğruna palavrası, ikiyüzlülüğü, hırsızlığı, şantajı, şiddeti yasal görür. Sonuçta hem kendisi sırat-ı müstakimden sapar, hem de diğerlerini saptırır.”
Hutbede, “Din istismarı karşısında her birimize düşen, ferasetli ve basiretli davranmaktır.” sözlerine yer verilerek, istismar hareketleriyle samimi uğraşları birbirinden ayırt etmek için teyakkuzda olunması gerektiği vurgulandı.
“DİNİMİZİN DEĞERINI BİLELİM”
Yüzyıllardır bu topraklarda dini hayatı besleyen güçlü ve sağlam maneviyat damarları olduğu belirtilen hutbede, şunlar kaydedildi:
“İslam’ı tahrif ve istismar etmek isteyenlerin bir maksadının da esaslı Anadolu irfanına ziyan vermek olduğunu unutmamaktır. Şu da bir gerçektir ki inancı ve dini bedelleri üzerinden insanları aldatmak nasıl din istismarı ise iftira, hakaret ve ithamlarla Müslümanların tamamını zan altında bırakmak, İslam hakkında kaygı ve nefret oluşturmak da tıpkı halde din istismarıdır.
Son ve harika dinin mensupları olarak, Cenabıhak bize akıl ve irade ihsan etmiştir. Dinimizin değişmez prensipleri, kültürümüzün kıymetleri ve 14 asırlık sağlam bir ilim geleneğimiz vardır. Bunların değerini bilelim ve hazinelerimizi heba etmeyelim. İstismara fırsat vermemek için dinimizi uzman şahıslardan, iyi niyetli ve sağlam kaynaklardan öğrenelim. Ölçümüz ebediyen Kur’an-ı Kerim’in değişmez hakikatleri ve Peygamberimizin sünnet-i seniyyesi olsun.”
Ensonhaber